Mısır’da Çiftçi-Otlatıcılık ve Erken Neolitik Kültür (5100-3900)
Mısır, avcı-toplayıcı yaşam biçiminin hâkim olduğu ve tarım kültürünün henüz Vadi’ye ulaşmadığı çağlarda (10000-5100) çekirdek ailelere ev sahipliği yapıyordu. Ülkenin tarım ve yerleşik kültürle tanıştığı Neolitik dönemde (5100-3900) ise, aileden daha büyük toplumsal birimler belirmeye başladı. Mısır’a neolitik kültürün Doğu Akdeniz kıyılarından girdiği hususunda fikir birliği vardır, zira bu ülkede yetiştirilen evcil bitki ve hayvan türlerinin (triticum dicoccum buğdayı, arpa, koyun, keçi) ilk evcilleştirildiği coğrafya Nil Havzası değil Güneybatı Asya’dır (Diamond, 2002: 131-132, 237). Mısır’ın erken neolitik kültürünü (5100- 4500) temsil eden 3 yerleşim (Merimde-Benisalame, Omari, Badari) birlikte incelendiğinde karşımıza tahıl tarımı, besicilik (sığır, koyun/keçi, domuz), toplayıcılık (kök bitkiler, meyveler), balıkçılık ve avcılık (ceylan, su kuşları) gibi sektörlerden oluşan geçimlik ekonomi çıkıyor (Koehler, 2010: 27). Periyodik su taşkınlarının getirdiği bereket sayesinde kendine yeten bu tür ekonomiler, normal koşullarda denetim-yönetim mekanizmalarına ihtiyaç duymazlar. Nil’in doğal akışına yalnızca iki durumda müdahale gerekir: taşkın düzeyinin tarımsal üretimi tehdit edecek denli yüksek ya da alçak olması. Köylü dayanışmasını ve koordinasyon gerektiren yönetsel aygıtı zorunlu kılan bu haller dışında her aile nafakasını kendisi kazanabilir, acil durumlar için sınırlı da olsa tarımsal fazla biriktirebilir. Amerikalı antropolog Sahlins’in kavramlarıyla ifade edersek, domestik/hane-tipi üretim biçiminin geçerli olduğu bu tarz ekonomilerde nüfus artış hızı çok istikrarlıdır (Köhler, 2010: 38-39).
Geç Neolitik’te (4500-3900) ekonomi tarım temellidir, ama uzmanlaşma yolunda çekingen adımlar da atılmıştır. Bireyin geçimini sürdürmesine yetecek denli üretken olmasa ve tam-zamanlı bir sektöre dönüşmese bile, karşılıklı takas sayesinde ekonomiye eklemlenen arkaik bir zanaatın (sepetçilik, taş işçiliği, çömlekçilik) doğduğu gözlenir. Akdeniz’e kıyısı olup Nil Deltası’nı içine alan Aşağı Mısır, Hanedan-öncesi dönemin büyük bölümünde eşitlikçi toplum özellikleri göstermeyi sürdürür: Tarihöncesi eşitsizlikleri saptamaya yarayan mezar büyüklükleri ve hediyelerine bakılırsa, Aşağı Mısır’da tabakalaşma geç başlamıştır. Yine de, Kahire yakınlarında konumlanan el-Omari’deki yetişkin bir erkek mezarı (4500- 4100), yerleşimin başka mezarlarında rastlanmayan özelliklere sahiptir. Boyutu ve ölünün yanına konan hediye sayısı bakımından diğerlerine benzeyen mezar, yüzeydeki dikmelere bakılırsa çitle çevrelenmiştir ya da üzerine orada toplumun saygın bir üyesinin yattığını kanıtlayan bir baraka inşa edilmiştir. Ölüye diğerlerinden farklı olarak 30 cm uzunluğunda ahşap bir asa eşlik eder ki bu objenin “toplumsal statü” göstergesi olması muhtemeldir. OrtaYukarı Mısır’da serpilen neolitik kültürler daha hiyerarşik ve karmaşıktırlar. Badari dönemi (4400-3800) mezar büyüklükleri ve hediyeleri, Orta Mısır’daki statü farklılaşmasının bariz olduğunu gösterir: Kültüre ve döneme adını veren Badari yerleşimindeki mezarların % 8’i geri kalan % 92’den daha zengindir. Badari’yi izleyen Naqada I (3800-3600) döneminde eşitsizlik keskinleşir; yerel seçkinlere ait olduğu sanılan mezarlardaki lüks ve egzotik (uzak diyarlardan ithal) obje miktarı artar. Bu verilerden çıkan sonuç, Nil Vadisi’nin 4. binyıl başında (Erken Bakır Çağı’nda: 3900-3600) devlet ve devletten önceki evreyi tanımlamak için önerilen şeflik adını hak edecek bir toplumsal örgütlenme düzeyine erişmemiş olduğudur: Kavmî bağları muhafaza eden köy toplumu, saygınlıkları yaş ve deneyimden gelen önderlerin otoritesi altında birleşmiştir. “Şeflik” düzeninin doğumu için bile binyılın ikinci yarısı beklenmelidir (Köhler, 2010: 43; Wilkinson, 1999: 23-24).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder