3000 yıl sonra yeniden doğdu ve geçmişini hatırladı…Biri reenkarnasyon mu dedi yoksa?
Buyrun…
Birkaç yıl öncesine kadar yaşlı bir İngiliz kadın Nil kıyısında Firavun Seti tarafından tanrı Osiris adına yapılan eski tapınakta yaşıyordu. Çok uzak geçmişte bir Mısırlı rahibe olarak yaşadığından ve yeniden doğduğundan emindi.
Dorothy Eady, Güney Londralı zengin bir ailenin kızı olarak 1903 yılında doğmuştu. Ama sonraki yıllarda kendine Um Seti adını verdi. Firavun 1. Seti döneminde yaşamış bir kadının reenkarnasyonu olduğuna inanıyordu. Dorothy, üç yaşındayken bir merdivenden düştükten sonra aile doktoru tarafından ölü kabul edilmişti. İşte her şey bundan sonra başladı. Doktor bir hemşire ile birlikte ölüyü almaya geldiğinde küçük kızı canlı buldu. Kısa bir süre sonra Dorothy, masaların altına ve eşyaların arkasına saklanmaya başladı. Annesini ve babasını “eve gitmek” gibi garip istekle şaşırtıyordu. Bir gün ailece müzeye gittiklerinde Mısır galerisinde Dorothy birden garipleşti. Ortada hiçbir neden olmadan birden heykellerin ayaklarını öpmeye, mumyalara sarılmaya ve annesinin “garip ve yaşlı” bir ses olarak tarif ettiği bir ses ile bağırmaya başladı. “Benim insanlarımla olmak istiyorum” diyordu.
Daha sonra, Dorothy’e Firavun 1. Seti tarafından yapılmış olan bir tapınağın resmi gösterilmişti, aile resmin nereye ait olduğunu bilmiyordu. Kız o anda babasına tapınağın onun gerçek evi olduğunu söyledi ve bu inancı hiçbir zaman yitirmedi. Dorothy Firaun Setri’yi tanıdığını ve onun çok iyi bir insan olduğunu iddia ediyordu. Kısa bir zaman içinde, Dorothy “British Museum” da hieroglifleri okumayı öğrendi. Uzmanlar, bu kadar çabuk öğrenmesine hayret ediyordu. O ise yeni bir dil öğrenmediğini sadece önceden bildiği bir dili hatırladığını söylüyordu.
Dorothy, 1930 yılında bir Mısırlı ile evlendi ve Mısır’da yaşamaya başladı. Bir oğlu oldu ve Seti ismini verdi. Dorothy’de kendine Um Seti diyordu. Bu “Seti’nin annesi” demekti. 20 yıl boyunca arkeoloji asistanı olarak çalıştı. 1952’de Abydos’a giderek kendi deyimiyle haccını yaptı. Çünkü orada Seti’nin tapınağı ve Osiris’in mezarlığı vardı. Dorothy, modern Mısır yazısını yani Arapça’yı okumakta zorluk çekiyordu ama tren kireç tepelerinin önünde durduğunda doğru yerde olduğu hemen anladı. Dorothy tapınağı ilk gördüğü an olayı bir “eve dönüş” olarak tarif etti.
1954 yılında yaşamını sürdürmek için Abydos’a döndü. Tapınağın bakımına yardımcı oluyor ve her gün Osiris’e dua ediyordu. 1973 yılında tapınak müdürlerinden, ölümünde ev dediği tapınakta gömülme sözünü almıştı. 1991 yılına kadar Dorothy hala yaşıyordu. 88 yaşındaydı. Sonrasını bilmiyoruz.
Reenkarnasyon az rastlanan bir olay değil, birçok insan bir eylemi daha önce yaptıkları veya bir yerde önceden bulundukları duygusunu yaşarlar. Bunun nası veya ne zaman olduğunu açıklayamazlar. Örneğin, 1956 yılında Cardiff’li bir hipnoterapist olan Arnell Bloxham ile yaptığı iki saatlik oturumun ardından, İngiliz kızı Ann Ockendes, önceki yaşamında erkek olarak tüylerle ve hayvan dişleri ile süslenmiş insanların arasında yaşadığını ve üç yüzyıl sonra yeniden doğduğunu anlatmıştı.
Bloxham’ın bir diğer deneği, I.Charles ile Kraliçe Henrietta Maria’nın kızı olduğunu iddia ediyordu. Bu sıradan kadın tarih okumamasına rağmen Fransız Kralı Louis XIV hakkında ayrıntılar verebiliyor ve kendisinin erkek kardeşi ile birlikte sürgünde yaşadıklarını anlatıyordu.
İngiliz Psikiyatr Arthur Guirdham’ın Mrs. Smith adını verdiği bir kadının anlattıkları da çok önemlidir. Gençliğinden beri, rüyalarında kendisini 13.yy da Cathar vaizcilerinin karısı olarak görüyordu. Cathar’lar bir Hristiyan tarikatıydılar ve çok kısa sürede Engizisyon zulümlerinin odak noktası oldular. Tarihi belgelere göre Cathar vaizcilerinin çoğu bir katliamda öldürülmüştü. Ve bugün, Mrs Smith’in en büyük kabusu bir kazıkta yanarak ölmekti. Mrs. Smith Catharlar hakkında hiçbir şey bilmiyordu ama 1944 yılında üstlerinde olan giyimleri tarif etti. Onları yeşil ve mavi elbiseler olarak anlatmıştı. Ve bu doğruydu.
Reenkarnasyon resmen kanıtlanmış değil ama bu tür olayların sıkılığı ve doğrulukları bir yerlerde farklı bir gerçeğin saklı olduğunu ima ediyor belki de…
(Alıntı: Semih Bülbül)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder