7 Ocak 2020 Salı

Afrika’daki Bir Mağarada, İnsanların 170 Bin Yıl Önce Yemek Pişirdikleri Keşfedildi!

Fotoğraf açıklaması yok.

Afrika’daki Bir Mağarada, İnsanların 170 Bin Yıl Önce Yemek Pişirdikleri Keşfedildi!
İlk insanın kaynağını bulma yönündeki araştırmalar devam ederken, Güney Afrika’nın Lebombo dağlarındaki bir mağarada bulunan 170 bin yıllık pişirilmiş yemek artıkları insanlık tarihini değiştiriyor.
Lebombo dağlarındaki Border mağarasında arkeologlar tarafından 2015 yılından beri yürütülen araştırmalarda gelinen noktadaki yeni bulgular, insanoğlunun açlığını gidermek için bitki ve sebzeleri pişirdiği tarihi çok daha eskiye çekerek 179 bin yıl öncesine götürüyor. Çalışma bununla da kalmayarak, insanların ahşap çubuklarla kök sebzeleri yer altından çıkardıklarını ve yemeklerini birbirleriyle paylaştıklarını söylüyor.
F: Dr. Lyn Wadley
Border Mağarası Kazıları, Güney Afrika
Uzmanlar, bu kadar uzun yıllar boyunca şaşırtıcı bir şekilde böylesine korunarak günümüze ulaşan yemek kalıntılarının, besleyici, karbonhidrat ve lif açısından zengin yerin altında yetişen, günümüzdeki patates benzeri kök sebzeye ait olduğunu belirtiyorlar. Günümüzde de besleyici özelliği ile bilinen bir cins hypoxis olduğu belirlenen bitki soğanına Afrika patatesi de deniyor.
F: Dr. Lyn Wadley
Hypoxis angustifolia çiçeği – Bulunan yemek artıkları bu çiçeğin yer altındaki yenilebilir kök kısmından oluşuyor.
Bulgular, mağaranın çevresinden toplanan bitkinin, mağaranın içine getirilerek ateşte pişirildiğini gösteriyor. Çiğ olarak sert olan, ancak pişirildiğinde yumuşayan yüksek enerjili bu tarz karbonhidratların, protein kaynaklı etlerle birleştirildiğinde gayet dengeli ve sağlıklı bir beslenme programı oluşturduğu da söyleniyor.
İnsanlık, günümüzde kullanılan takvime göre daha sadece 2 binli yıllardayken, günümüzden 170 bin yıl öncesinde yaşayan insanlar olduğunu ve mağaralarda yemek pişirdiklerini algılamaya çalışmak bazen zor olabiliyor. Ancak günümüzdeki teknolojinin ve bilimin geldiği noktada, dönüp yaşadığımız zamana baktığımızda aslında insanlık tarihinin boyutlarında sadece küçücük bir nokta olduğumuzu görebiliyoruz. Bazen korkutucu olabilen bu gerçek, her geçen gün yeni keşiflerle tarihi yeniden yazmaya devam ediyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder