23 Kasım 2019 Cumartesi

Sakkara'daki arkeoloji kazılarında 75 kedi mumyası bulundu

Sakkara'daki arkeoloji kazılarında 75 kedi mumyası bulundu

Sakkara'daki arkeoloji kazılarında 75 kedi mumyası bulundu

Mısır'da yapılan arkeolojik kazılarda Firavunlar dönemine ait kedi heykelleri ve mumyaları bulundu. Arkeologlar, Giza kentindeki Sakkara kazı alanından çeşitli boyutlarda ahşap ve bronzdan yapılmış 75 kedi heykeli ve içinde mumyalanmış kedilerin bulunduğu hiyeroglif yazılarıyla süslü 25 sandık çıkardı.
Mısır Tarihi Eserler Bakanı Halid el-Anani, Giza kentindeki Sakkara kazı alanında düzenlediği basın toplantısında, Firavunlar dönemi müzesi oluşturacak büyüklükte bir arkeolojik keşif gerçekleştirdiklerini söyledi.
Anani, kazılarda çeşitli boyutlarda ahşap ve bronzdan yapılmış 75 kedi heykeli ve içinde mumyalanmış kedilerin bulunduğu hiyeroglif yazılarıyla süslü 25 sandığın çıkarıldığını ifade etti.
Bu sandıklarda 5 adet büyük kedi mumyasının bulunduğunu belirten Anani, ilk incelemelerde bu mumyalardan 2'sinin aslan yavrularına ait olması ihtimalinin ağırlık kazandığını bildirdi.
Anani, bu mumyaların aslanlara ait olduğunun ispatlanması durumunda ilk kez "aslan mumyası" keşfedilmiş olacağına dikkati çekti.
Anani, kazıda ayrıca Firavunlar döneminde kutsal kabul edilen Apis boğası, küçük timsahlar ve eski Firavun tanrılarına ait heykellerle altın masklar ve aslan iskeleti bulunduğunu kaydetti.
Mısır'da yerli ve yabancı arkeologlar tarafından gerçekleştirilen kazılarda, binlerce yıllık tarihi eserler ortaya çıkarılıyor.


Hussein Mahmoud Ragab Elkabany, Çağrı Koşak - AA

20 Kasım 2019 Çarşamba

Bir köpek, KV50 ait Mumya. Mısır Müzesi, Kahire.

Görüntünün olası içeriği: iç mekan

Fotoğraf açıklaması yok.

Bir köpek, KV50 ait Mumya. Mısır Müzesi, Kahire.

KV35 - mumyalanmış köpek mezarı KV50, Amenhotep II yakındaki mezarda bulundu. Krallar Vadisi, Batı Teb. Mısır Müzesi, Kahire.

İki genç köpeklerle Rölyef fragmanı Eski Krallık 2400-2323 M.Ö.

Fotoğraf açıklaması yok.


İki genç köpeklerle Rölyef fragmanı

Eski Krallık, Dynasty 5
, Niuserre-Unis ait ca saltanatı. 2400-2323 M.Ö.
Mısır, Memphite Bölgesinde, Amenemhat I Piramit Kompleksi itibaren

Kireçtaşı, boya
Sanat NY Büyükşehir müze


Relief fragment with two young dogs
Old Kingdom,Dynasty 5
Reign of Niuserre–Unis,ca. 2400–2323 B.C.
From Egypt, Memphite Region, Pyramid Complex of Amenemhat I
Limestone,paint
Metropolitan museum of Art NY





19 Kasım 2019 Salı

Antik Mısır Mumyasında Üç Kedinin Kalıntıları Bulundu



Antik Mısır Mumyasında Üç Kedinin Kalıntıları Bulundu


2.500 yıllık bir kedi mumyasına yapılan tarama, sargılar içinde saklanan hayvanın yalnız olmadığını, mumyanın içinde üç kedi olduğunu gösterdi.

Araştırmacılar, Fransa’daki Rennes Güzel Sanatlar Müzesi’nde tutulan bu eski Mısır kedi mumyasının içini incelemek için CT taraması kullandılar. C: Museum of Fine Arts of Rennes
Antik Mısır kedi mumyaları nadir değil ve bugüne kadar arkeologlar mezarlarda onlarca kedi mumyası buldular. Antik Mısır’da evcil hayvanlar genellikle sahipleriyle birlikte gömülürdü. Hayvanları tanrılara adak olarak sunmak için mumyalama uygulamaları, büyük bir sektörün kurulmasına ve 70 milyondan fazla hayvanın mumyalanmasına yol açtı.
Bir grup araştırmacı yakın zamanda Fransa’nın Rennes kentinde bulunan Güzel Sanatlar Müzesi’ndeki bir koleksiyona dahil olan 2500 yaşındaki Mısırlı kedi mumyasını analiz etti.
Bilim insanları, mumyanın içinde ne olduğunu açmadan aydınlatmak için bir tür röntgen çeken bilgisayarlı tomografi (BT) taraması yaptılar ve ardından mumyanın 3 boyutlu dijital ve saydam 3 boyutlu basılı rekonstrüksiyonlarını yarattılar.
Grup, Rennes kedi mumyasının bu artırılmış gerçeklik versiyonunu, iç içeriğinin dijital yapılanmasını bir modele yansıtarak yarattı. C: IRISA/INSA Rennes
Taramalar, bu eski mumyanın bazı sürprizlerle dolu olduğunu ortaya çıkardı. Kedi mumyasının kafasının yerinde kumaştan bir top vardı. Ayrıca bir kafatası, omur ve kaburga eksikti ve bunun yerine üç farklı kediden beş arka bacak kemiği vardı.
Ulusal Konservasyon Araştırma Enstitüsü’nden yapılan açıklamaya göre, kemikler ayrışmış ve ceset yiyen böceklerin yarattığı delikler açılmıştı.
Araştırmacı Théophane Nicolas, “Kedi mumyaları, bazen aşırı derecede bozulmuş halde çok büyük miktarlarda bulunur.” diyor. Ancak bazen dışarıdan gördüğünüz şey, içerideki şeyle aynı değildir. Bazı hayvan mumyaları bütün halde bulunurken, diğerleri boş veya yalnızca hayvan kemiği parçaları içeriyor olabilir.
Dahası, tanrılara adak olarak sunulması için yapılmış hayvan mumyaları daha büyük olduğunda daha çok paraya satıldığı için, mumyaların birçoğu hayvanların kendisinden daha büyük yapılıyordu. Hatta bazılarında hiç hayvan kalıntısı bulunmuyordu. Bunun yerine mumyaların içi deri ve çakıl gibi organik materyallerle dolduruluyordu.
Bu kedi mumyasının üç boyutlu basılmış versiyonu. İzleyicilerin görebilmesi için şeffaf olarak basıldı.
Rennes kedi mumyasının neden üç farklı kedinin kısmi kalıntılarını taşıdığı belli değil, ancak bazı araştırmacılar bunun, vicdansız rahipler tarafından düzenlenen eski bir aldatmacanın parçası olduğuna inanıyor.
Rahipler, daha az özenli hazırlıklara başvurmaya başlamış olabilirdi ve bu aldatmacayı ritüeller sırasında tespit etmek imkansızdı. Bu da yavaş yavaş kedi şeklindeki mumyanın, gerçek içeriğin önüne geçmesini sağladı.
Ancak Nicolas ve ekibi bunun mutlaka doğru olduğunu düşünmüyor. “Hayvanların mumyalarını yapmanın sayısız yolunun olduğuna inanıyoruz.”
Bilim insanları, mumyanın üç boyutlu iç rekonstrüksiyonunu, üç boyutlu basılı modeline yansıttı. Mumyanın içini gösteren bu eser, Fransa’daki Güzel Sanatlar Müzesi’nde sergilenecek.

Live Science. 6 Kasım 2019.

Antik Mısırlılar Mumyalamak İçin Milyonlarca Yabani Kuş Yakalamış



Antik Mısırlılar Mumyalamak İçin Milyonlarca Yabani Kuş Yakalamış

DNA kanıtları, Antik Mısırlıların milyonlarca ritüelistik mumya için hayvanları yetiştirmek yerine yabani kuşları yakaladığını gösteriyor.

Bir arkeolog Tutankamon’un mezarında mumyalanmış bir kuşu tutuyor. C: Mohamed abd el Ghany / Reuters
Yapılan araştırmaya göre Antik Mısırlılar, hayvanları kurban edip mumyalamak için milyonlarca yabani kuşu yakalayıp geçici olarak evcilleştirdi.
Antik Mısır’ın yeraltı mezarları, küçük kavanozlarda veya tabutlarda birbiri üzerine istiflenmiş mumyalanmış kuşların, özellikle de Afrika aynaklarını içerir. Peki, bu insanlar tüm bu kuşları nasıl topladı?
Çok sayıda kuş mumyası göz önüne alındığında, akademisyenler uzun zamandır Mısırlıların talebi karşılamak için aynak kuşlarını ürettiği bir yer olması gerektiği konusu üzerinde durdular. Ancak, bir genetik ekibi konuyu daha yakından incelediğinde, Mısırlıların muhtemelen doğal yaşam alanlarından vahşi aynakları topladığını belirledi.
Araştırma, altı farklı Mısır yeraltı mezarında bulunan 40 mumya aynak kuşunun DNA örneklerine dayanıyor. Bu mumyalar, yaklaşık olarak 2.500 yıl önce (MÖ 481 civarında) gömülmüştü. Bu durum, kuşların, aynak kurban etmenin Mısır’da, MÖ 650 ile MÖ 250 arasında yaygın bir uygulama olduğu zaman gömüldüğü anlamına geliyor.
Araştırmacılar, bu kuşların 14’ünden, her bir hücre için enerji üreten ve kendi özel DNA’larını içeren küçük güç santralleri olan hayvanların mitokondrilerinden tam genomlar elde etti. Yazarlar, bu eski genetik materyali, hangi setin genetik olarak daha farklı göründüğünü ve hangisinin antik kuşların kökeni hakkında ipuçları ortaya koyabileceğini görmek için 26 modern Afrika aynaklarıyla karşılaştırdı.
Ölüler Kitabı’ndan sahnede, aynak başlı tanrı Thoth, son kararının sonucunu kaydediyor. C: Wasef et al., 2019
Mısırlılar çiftliklerde aynak kuşlarını yetiştirmiş olsaydı, kuşlar arasında doğurmak hayvanların DNA’sının zaman içinde daha fazla benzer görünmesine neden olacaktı. Fakat yapılan DNA analizi, bunun yerine antik ve modern kuşların benzer genetik çeşitlilik gösterdiğini ortaya koydu.
Paleogenetikçi Sally Wasef, “Genetik varyasyonlar, günümüzde tavuk çiftliklerine benzer şekilde uzun vadeli üretim yapıldığını göstermedi.” diyor.
Wasef ve meslektaşları, rahiplerin muhtemelen yerel sulak alanlardaki veya geçici çiftliklerdeki yabani kuşları topladığını ve sonra da kurban edilmeden hemen önce kısa bir süre boyunca hayvanlara baktıklarını öne sürüyor.
Ancak tüm Antik Mısır uzmanları aynı fikirde değil.
Arkeolog Francisco Bosch-Puche, “Mısır’ın dört bir yanından farklı bölgelerdeki milyonlarca hayvandan bahsediyoruz, bu yüzden sadece yabani olanların avına güvenmek beni ikna etmiyor.” diyor.
Bosch-Puche, Antik Mısır’ı bir kuş mumyası fabrikasına benzetiyor ve muhtemelen yabani kuşlar tarafından sürdürülemeyecek bir sanayi kuvveti olduğunu söylüyor.
Ek olarak bazı aynak mumyaları, hastalıklardan veya yaralanmalardan kurtulduğuna dair izler taşıyor.
Bosch-Puche, bazı yabani aynakların yiyecek aramak için çiftliklerde dolaştığını ve böylece çiftliklerde tutulan aynaklarla çiftleşerek onların genlerini çeşitlendirdiğini öne sürüyor.

Live Science. 16 Kasım 2019.
Makale: Wasef, S., Subramanian, S., O’Rorke, R., Huynen, L., El-Marghani, S., Curtis, C., … & Willerslev, E. (2019). Mitogenomic Diversity in Sacred Ibis Mummies sheds light on early Egyptian practices. bioRxiv, 610584.

17 Kasım 2019 Pazar

Ölülerin Koruyucusu Anubis ' in temsili Bronz Kaplama. MÖ 1550-712


Ölülerin Koruyucusu Anubis ' in temsili Bronz Kaplama.

 MÖ 1550-712




Mısır’da Demetria Adlı Kadının Mezarı ve Kabartması Bulundu





Antik Mısır oymasındaki Grekçe yazıt.

Yeraltı mezarında bulunan bir oyma, Demetria’yı üzüm taşırken ve gösterişli bir elbise giyerken betimliyor. Bir çeşit evcil hayvan ona bakıyor  ve elbisesinin üstüne iki patisini koymuş. 

Mısır’da Demetria Adlı Kadının Mezarı ve Kabartması Bulundu


Profesör Nozomo Kawai’nin liderliğindeki araştırma ekibi, bu mezarı, Mısır’ın ilk başkenti Memphis’teki kraliyet mensupları ve diğer yetkililer için nekropol olarak hizmet vermiş geniş bir mezarlık alanı olan Sakkara’da keşfetti.

Yeraltı mezarının dıştan görünümü. Romalıların Mısır’ı yönettiği bir zamanda neredeyse 2.000 yıl önce inşa edilmişti.

Roma dönemi Mısır konusunda uzman olan Roger Bagnall, Mısır Eski Eserler Bakanlığı tarafından yayınlanan resimlerde görülen yazıları tercüme etti.
Demetria’yı bir evcil hayvanla betimleyen kabartmada, “Ammonia’nın torunu Menelaos’un kızı Demetria, saygıdeğer, elveda.” yazıyor.

Soldan sağa Mısır tanrıları Seth, Thoth ve Anubis.

Ammonia, Demetria’nın baba tarafından büyükannesi gibi görünüyor. Bagnall’a göre baba tarafından dedenin ismi anılmadığından, onun gayrı meşru olduğu düşünülebilir.
Yeraltı mezarında bulunan başka bir oymada, üzerlerinde kanatlar olan Mısır tanrıları Seth, Thoth ve Anubis var. Tanrıların altındaki Grekçe yazıtta, “Menelaos ve Philammon’un oğlu, hizmetkar ve saygılı” yazıyor.

Mezar içinde bulunan bir heykelcik. Heykelciğin kimi betimlediği belli değil.

Bagnall, kadının hizmetkarlığını tanımlamak için kullanılan Grekçe “Therapeutes” sözünün, “Mısır belgelerinde çok nadir” olduğunu ve muhtemelen bir insana değil, bir tanrıya hizmetkâr olduğu anlamına geldiğini söylüyor. Bilim insanları “Therapeutes”in görevlerini ve yaşam tarzını hâlâ tartışıyor.

Burada gösterilen birkaç figürin, mezarın içinde bulundu.

Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, mezarda her biri yaklaşık 55 cm uzunluğunda ve 19 cm yüksekliğinde olan iki heykel de bulundu. Heykeller kedi benzeri canlıları betimliyor, ancak hayvan türü tam olarak anlaşılamıyor.
Arkeologlar mezarda ayrıca figürinler ve mumya kalıntıları da buldu.

Mezarın içinde bulunan iki heykel kedi görünümünde.

Yeraltı mezarının bulunduğu Sakkara nekropolü, Antik Mısır hakkında birçok sırrı açığa çıkardı ve Üçüncü Hanedan’ın ikinci kralı Firavun Djoser’in Mısır’daki ilk piramit olan bir anıt yaptırdığı yerdi. Sakkara’da Beşinci ve Altıncı Hanedanlardan piramitler ve kral mezarları da bulunuyor.

Live Science. 15 Kasım 2019.

13 Kasım 2019 Çarşamba

Eski Mısır hazineleri muskalar, Uraeus, taweret, Bes, Usekh yaka, Hathor'un baş ve Nekhbet akbaba (elektrum ve altın). Yeni Krallık, yaklaşık 1550-1070 M.Ö.. Şimdi Louvre'da.


Fotoğraf açıklaması yok.

Antik Mısır’da Tanrılar ve Görevleri



Antik Mısır’da Tanrılar ve Görevleri

Eski Mısır Tanrı ve Tanrıçaları
Mısır’ın tarihi boyunca, inanç ve uygulamalar, doğurganlık, yeniden doğuş, ölüm ve diriliş temaları genellikle sabit kalmasına rağmen sürekli değişiyordu.
Eski Mısırlılar uzun yıllar boyunca çok sayıda eski Mısır tanrı ve tanrıçalarına ibadet etmişlerdir. İnandıkları tanrıların sayısı o kadar çok ki, hepsinin sayılması neredeyse imkansız!
İbadet ettikleri tanrıların bazıları insana benziyordu. Ancak diğerleri kısmen bir timsah, çakal, kedi, koç veya şahin gibi görünen yarı insan yarı hayvan şeklindeydi.
Bu eski tanrıların vücutları insandı ama başları kuşlara ve hayvanlara benziyordu. Birçok din tek bir tanrıya taparken, eski Mısırlılar ise birçok kişiye tapmışlardır.
Çok iyi bilinen ve tanınmış olan tanrıların isimlerini duymuş olabilirsiniz. Sayının fazla olması nedeniyle bu kadar çok tanrının kim olduğunu ve görevlerini aklımızda tutmanın imkanı yok. Bu yazı dizimizde meşhur olan bazı tanrı ve tanrıçaların görevlerine detaylı bir şekilde yer verdik. Antik Mısır tanrılarını merak edenler okumaya devam edebilir.
1- Osiris: Büyük antik tanrılardan biri olan Osiris, yeraltı dünyasını yönetmesiyle ve ölülerin tanrısı olarak bilinir. Medeniyeti insanlık ırkına getirdiği düşünülüyordu. Kardeşi Seth tarafından öldürülmüş olan Osiris, karısı Isis tarafından hayata döndürülmüştür. Bu sayede yeraltı dünyasının yöneticisi ve ölülerin tanrısı olmaya devam etmiştir.
Osiris, tüylü başlıklı mumyalanmış bir adam olarak çizilmiştir. Başında iki tüy ile çevrili Yukarı Mısır’ın beyaz tepesini takıyordu. Bu bazen bir koç boynuzu ile gösterilirdi. Derisi ise ölülerin rengini ifade eden mavi olarak tasvir edilmiştir.
2- Ra: Antik Mısır’ın en önemli tanrısı olan Ra, güneş tanrısı olarak bilinir. Güneş tanrısı, şahin kafası ve güneş diski şeklinde bir başlığı olan bir adam olarak çizilmiştir. Yüce güneş tanrısının, tüm yaşam biçimlerini yarattığı ve tanrıların en üstün yöneticisi olduğu söylenirdi.
Hergün güneş şeklinde gökyüzünde gezen Ra, güneş teknesine biner ve her gece kaos müttefiklerini yendikleri yeraltı dünyasında dolaşırdı. Her sabah gün doğumu şeklinde yeniden doğdu. Diğer tanrılar üzerindeki etkisi ise çok güçlüydü.
Ra bir noktada başka bir tanrı Amun ile birleştirildi ve ikisi daha güçlü bir tanrı olan Amun-Ra’yı oluşturdu.
3- Isis: Antik dünyanın en önemli figürü olan Isis, Osiris’in karısı ve Horus’un annesiydi. Ana tanrıça olarak bilinen Isis’in, ihtiyacı olan insanları koruyacağı ve yardım edeceği düşünülüyordu. Cenaze törenleriyle ilişkilendirilen tanrıça, başında bir taht ile çizilmiştir. Bazen de bebek Horus’u emzirir.
Isis, Osiris’i dirilten ve Horus’u doğuran büyücü olarak tanımlanırken aynı zamanda yaşam veren, kralların koruyucusu ve şifacısı olarak bilinirdi.
Mısırlılar için ideal bir eş ve anneyi ifade eden tanrıçanın en ünlü tapınağı Philae’dedir. Kültü Akdeniz dünyasına yayılmış olup, Roma döneminde kuzey Avrupa’ya kadar uzanmıştır.
4- Horus: Osiris ve Isis’in oğlu olan Horus, gökyüzünün tanrısı idi. Antik Mısır’da Kötü Tanrı Seth’in düşmanı olarak bilinirdi. Babasının ölümüne sebep olan ve tahtı ele geçiren amcası Seht’e karşı açtığı savaşların birçok hikayesi vardır. Savaşlarda Horus Seht’i mağlup ederek sonunda Mısır’ın kralı olmuştur.
Şahin başlı bir adam olarak çizilmiş olan Horus, bazen annesinin kucağına oturan, yan kilitli bir gençlik olarak gösterilir.
Kralların ilahi koruyucusu, Mısır’da ibadet etmişti ve özellikle tapınağının hala görülebildiği Mesen antik kentinin bulunduğu Edfu ile ilişkiliydi.
5- Seht: Geb ve Nut’un oğlu, Osiris’in ise kardeşi olan Seht, karanlık ve kaos tanrısı olarak bilinirdi. Kendisini tanrı Typhon ile ilişkilendiren Yunanlılar tarafından sık sık bir Typhonian olarak tanımlanan, bilinmeyen bir hayvan kafası olan bir adam olarak temsil ediliyordu. Sivri uçlu, uzun, dikdörtgen kulakları ve uzun çatallı kuyruğu olan bir köpek gibi ince bir gövdeye sahip olan Seht, bazen timsah, domuz ya da eşek olarak tasvir edilirdi.
Kaos tanrısı, kardeşini öldürerek Mısır tahtına el koydu ve diğer tanrıların çoğu tarafından küçümsendi. Horus, yaptığı mücadeleler sonucunda Seht’i mağlup etti. Her ne kadar Seht Mısır tahtını koruyamasada Ra’nın arkadaşı olmaya devam etti.
6- Thoth: Yazı ve bilim tanrısı olan Thoth, garip bir şekilde kendini yarattı, herhangi bir ebeveyni yoktu. Mısır halkını yazı, tıp ve matematikle kutsayan Thoth, aynı zamanda ayın tanrısıydı. Elinde kalem ve palet tutan Ibis kuş kafalı bir adam olarak çizilen tanrı, bazen bir maymun olarak tasvir edilirdi. Sık sık yazı yazıyor ya da hesap yapıyordu.
Bilgi ve bilgelik tanrısı, Eski Mısır tarihinin en önemli 3 savaşından birinde savaşan tanrılara tavsiyelerde bulunurdu. Eski Mısır tanrılarının en önemlilerinden biri olarak düşünülen Thoth, Mısır mitolojisinde, evreni sürdürmek, diğer Mısır tanrıları arasında çıkan tartışmaların çözülmesine dahil olmak gibi birçok iş yaptı ve ölenleri yargıladı.
7- Anubis: Ölen Osiris’i mumyaladığı için mumyalama tanrısı olarak bilinir. Çakal başı, aslan kuyruğu ve insan vücuduna sahip olarak gösterilen Anubis, çakal olarak tasvir edilir. Çakal başının genellikle siyah olduğu gösterilmiştir. Bunun nedeni ise, ölümle olan bağlantısıdır. Mumyalama ve ölülerin koruyucusu olarak yakından ilişkili olan tanrı, ölen kişiyi yargı salonuna getirirdi.
Babası Seht, annesi Nephythys olan Anubis’in kült merkezi, şimdi El Kes olarak bilinen Cynopolis’tir. Anubis’in görevi, tüm ölüleri korumak ve yüceltmekti.
8- Ptah: Yaratılış tanrısı olarak bilinen Ptah, Ölüler Kitabı’nda usta bir mimardı ve evrenin yapısını inşa etmekten sorumluydu. Dünyayı kalbindeki düşüncelerden ve sözlerinden yarattığı bilinirdi. Ayrıca, cennetin tabanı ve gökyüzünün çatısı olan büyük metal levhayı yarattığı söylenir.
En eşsiz tanrılardan biri olan Ptah, kel kafalı bir adam olarak tasvir edilmiştir. Sakal ve mumya sarılmış gibi görünen sıkı bir elbise giyiyor, boynunun arkasından, mutluluğun sembolü olan çiçek şeklinde bir manşeti sallanıyordu. Ön tarafa doğru uzanmış şekilde duran ellerinde ise bir asa bulunuyordu.
9- Nephthys: Antik Mısır dininde yas tanrıçası olarak bilinen Nephthys, gecenin tanrıçası, nehirleri, uykusu ve doğasıydı. Ölenlerin bir arkadaşı ve koruyucusu olan tanrıça, antik Mısır kültüründe oldukça önemliydi. Bunun sebebi ise öbür dünyanın antik Mısır’da çok değerli olmasıydı. Tanrıça her zaman tabutun başında durdu, ölüleri dışa açılan kanatlarla yeraltı dünyasına götürdü.
Nephthys, başında bir sepet ve ev sembollerinin olduğu bir kadın olarak çizilmiştir.
10- Ma’at: Evrenin temel uyumunu somutlaştıran, hakikatte adalet tanrıçası olan Ma’at, bir devekuşu tüyü giyen oturan bir kadın olarak tasvir edilir. Onun gücü mevsimleri ve yıldızların hareketlerini düzenlemiştir.
Ma’at eski Mısır’da adaletin koruyucusu ve Mısır ahlakının sembolü idi. Bu nedenle, Hukuk Mahkemeleri’nden sorumlu olan Vizier, Maat’ın Rahibi ünvanına almıştır. Ma’at tanrıçası, öbür dünyadaki nihai yargıçtı.
Günümüzde insanlar rutin olarak eski Mısırlıların inancına ve ibadetine ilkel, çok tanrılı bir inanç olarak atıfta bulunur. Ancak, Mısır tanrılarına 3.000 yıldan fazla bir süre ibadet edilmiştir.

MISIR ARKEOLOJİSİ


MISIR ARKEOLOJİSİ


    M.Ö. 2. binlerde, Asyalı kavimlerin Mısır'ı yağmalamaları sonucunda, Mısır kabuğundan sıyrılmak zorunda kalmıştır. Nil Nehri, Mısır için önemli bir geçim kaynağı olmasına rağmen, Mısır'da yaşayan insanların eyaletlerini büyütmesinin ve mücadele yapmalarının da karşısında duruyordu. Kısacası Nil Nehri, bütün eyaletlerin düşmanıdır. Bunun nedeni taşkınlardır. Taşkınlardan korunmak için setler oluşturmuşlardır.

    Güneydeki Nom'lar birlik oluşturarak, kuzeydeki Nom'lara karşı olmuşlardır. Mısır'ın güney kesiminin doğu çöllerinde altın, maden, işlenen, işlenemeyen, değerli ve değersiz çok sayıda taş zenginliği vardı. Mısır'ın kumu ve çölü, koruyucu nitelikte olup, organik maddelerin çürümesini ya engellemiştir ya da geciktirmiştir. Bunun benzeri Orta Asya'daki çöllerde ve buzul alanlarda görülebilmektedir.

    İhtişam ve görkemlilik açısından Mısır, Mezopotamya'dan daha ileri bir seviyedeydi. Eski Mısır, Mezopotamya'ya kıyasla yazıya daha iyi adapte olmuştur. Resim yazısı ile yazı dönemine başlanmıştır. Mezopotamya'nın kullandığı çivi yazısını benimsememişlerdir. Eski Mısır kentleri terkedildikten sonra, halk harabelerin üzerindeki yazıları kutsal olarak kabul etmiştir ve bu kutsal yazılara "Hiyeroglif" adını vermişlerdir.

    Mısırlı tarihçi Manetho, Memfis'i Hut-Ka-Ptah ( Ptah'ın Ka'sının Koruma Duvarı ) olarak adlandırmış ve Grekçe'ye Ai-gy-ptos olarak çevirmiştir. Bu kelime Latince'ye EGYPTVS olarak geçmiştir. Manetho, Mısır'daki sülaleleri tek tek kronolojik bir sıra içerisinde bize sunmuştur. Papirüslere yazdığı eserlerin sadece bir kısmı günümüze ulaşabilmiştir. Mısır Krallığı'nı 30 sülaleye ayırmıştır. Memphis, Eski Mısır'ın kilit noktasıdır. Ancak Asya'lılarla mücadele başladığında "Tonis" ve "Avaris" gibi eyaletler ön plana çıkmıştır.

MISIR PREHİSTORYASI
    Mısır'daki Neolitik Dönem, M.Ö. 4500'lerde başlar. Asyut'un güneyindeki Tasyan ve Badaryan kültürleri olasılıkla avcı-toplayıcılardır.

1-) Tasyan Kültürü

    Orta Mısır'da Deir Tasa'da bulunmuş mezarlarla temsil edilir. Daha çok Nubia/Sudan etkili bir kültürdür. Çizi bezekli kalsit bardakları vardır. İçi ve dışarıda üst kısmı siyah boyalı çömleklerle bilinir.

2-)Badaryan Kültürü

    Kökleri M.Ö. 5500'lere dayanır. Al Badari'de ele geçen yaklaşık 600 mezarla temsil edilir. Yaşam mekânları ve evleri hakkında herhangi bir bulguya rastlanmamıştır. Güneyli bir kültürdür. Badaryanların siyahî ırka mensup oldukları düşünülmektedir. Mısır'ın ilk çiftçi, avcı ve madenci kültürünü yansıtır. Arpa, buğday ve keten tarımını biliyorlar. Koyun ve keçiyi evcilleştirmişlerdir. Bazalttan ve fildişinden yapılmış kap-kacakları mevcuttur. Hartum Neolitik Seramiği'nden etkilenmişlerdir.

    Ölülerini yaşadıkları yerin dışına, çöle yakın alanlara gömmüşlerdir. Ölüler, gövde güneye, yüz batıya dönük hocker biçimde, keten veya deri örmeye sarılı olarak gömülmüştür. Güney yönü "Başlangıç Ülkesi ve Ata Ruhların Ülkesi" olarak algılanmıştır. Yüzün batıya döndürülmesi de "Bedenden çıkan ruhun gittiğine inanılan saklı ülke" anlamındadır. Bu ölü gömme gelenekleri, Sülaleler Dönemi'ni de etkilemiştir. Koyun, sığır, çakal ve köpek gömüleri mevcuttur. İnsan gömülerinde gazel ve hipopotam gibi hayvan amuletleri bulunmuştur. Mezarlara süs eşyaları, makyaj malzemeleri ve ölen kişinin kişisel eşyaları konulmuştur. Özellikle malakit ithalatı yapılmış ve gözlerde kullanılan yeşil süsleme rengi bu cevherden elde edilmiştir.

    Turkuaz ve ahşap oymacılığı görülür. Bazı mezarlarda cam, fildişi, kristal ve bakır buluntulara rastlanmıştır. Buluntular arasında; boncuklarkemik iğneler (bız)bakır iğnelerkilden kayık modelleritaraklaraynalarbileziklerfildişi yüzüklerburun ve kulak çivilerideniz kabuklarından amulet ve kolyelerketen örme kumaşlarhayvan derilerifildişi kaşıklarpişirme kaplarısepet işleri ve ok uçları vardır.

    Badaryanların çok barışçıl bir topluluk olduğu tahmin ediliyor. Nispeten uzun yaşamışlardır. İskeletlerde savaş ölümünü gösterecek bulgulara rastlanmamıştır. Savaş aletleri de bulunmamıştır. Bu durum onların izole durumda yaşamış olmaları ile açıklanabilir.


KALKOLİTİK (ENEOLİTİK) ÇAĞ (M.Ö. 4000-3000)
AMRATYAN KÜLTÜRÜ
NAKADA I
M.Ö. 4000-3500
GERZEYAN KÜLTÜRÜ
NAKADA II
M.Ö. 3500-3200             
ÖN SÜLALELER DÖNEMİ
NAKADA III
M.Ö. 3200-3000             

AMRATYAN (NAKADA I) KÜLTÜRÜ (GÜNEY KÜLTÜRÜ)-M.Ö.4000-3500
    İlk olarak El Amra'da tespit edilmiştir. Bu dönemin en iyi buluntuları Nakada kazılarında açığa çıkarılmıştır. Önceleri Badaryan Kültür ile paraleldi fakat sonradan onun yerini almıştır. Sosyal tabakalaşmanın olmadığı yerel köy kültürüdür. Nil Vadisi'nde tarımsal etkinlikler başlamıştır. Bu dönem buluntuları kilden yapılmış kalçaları ve bacakları abartılı Ana Tanrıça heykelciklerisiyah ağızlı ve çizi bezekli çanak çömleklerçakmaktaşından yapılmış bıçak vb. taş aletlerdir. Ana Tanrıça heykelciklerinin yanı sıra sakallı erkek heykelcikleri ortaya çıkmıştır.

    Köylülerin ait oldukları klan ile ilgili kutsal hayvan totemlerinin ortaya çıkması, Nom sisteminin oluşumuna işaret eder. Ölüler basit mezar çukurlarına hocker durumda gömülmüştür. Baş güneye, yüz batıya yönelmiş cesetler, bakır iğnelerle tutturulmuş hasır veya deriye sarılmıştır. Mezara çanak çömlek, silah ve süs eşyası gibi çeşitli hediyeler bırakılmıştır.
    Amratyan Kültürü'nün çanak çömlekleri:

Basamaklı Piramit'in kuzeydoğusundaki Kutsal Hayvan Mezarlığı'nda, çömlekler içinde binlerce İbis Kuşu bulunmuştur.



EK BİLGİLER

MEMPHİS
    Heredot'a göre Menes, başkent yapacağı Memphis topraklarının güneyine bir set yaptırararak, buradaki bataklıkları kurutmuş ve Memphis şehrini kurmuştur. Buraya, Tanrı Ptah'a atfedilmiş bir mabet yaptırmıştır. Ancak Memphis ve civarı, Eski Mısır kaynaklarında "Beyaz Duvar Nomu" olarak bilinmektedir. Anlaşılan Menes'ten önce burada beyaz bir setle çevrili bir yerleşme vardı. Eski Mısır'ın dilinde Inebou-Hedjou (Beyaz Duvarlar), 1. Dönem'de Djed-Sut (Ebedi Yerler), Orta Krallık Dönemi'nde Ankh-Tawy (İki Ülkenin Hayatı), Yeni Krallık Dönemi'nde Men-Nefer (Ebedi ve Güzel) ve Koptik (Kıpti) yazılımında "Menfe" ye dönüşen kentin ismi, Grek yazılımında Memphis (Μέμφιϛşeklini almıştır.

    Memphis başkent haline geldikten sonra, krallar güneyde Abydos'a, soylular ise kuzeyde Memphis'in yakınındaki Sakkara'daki mezarlara gömülmüşlerdir. Bu mezarlardan Abydos'takiler daha sade, Sakkara'dakiler ise tapınak mezar biçiminde görkemli mezarlardır. Ancak biri kuzeyde Aşağı Mısır'da, diğeri güneyde Yukarı Mısır'daki bu mezarların kralların, her iki mezarlığa da birer mezar yaptırmış olabilecekleri de düşünülmektedir. Antik Dönem soygun ve tahribatları nedeniyle, bu durum tam olarak açığa kavuşturulamamaktadır.

    Sakkara'daki büyük bir dikdörtgen mezarın, yüzey seviyesinde 27 depo odası, toprak altında ise 5 odası mevcuttur. Tuğla mezar, sarayı andırır. Bu yapının hemen kuzeyindeki mahzen içerisinde ahşap bir güneş kayığı bulunmuştur. Abydos'ta da 12 kayık yan yana bulunmuştur. Bunların boyları 30 m civarındadır. Bu kayıkların, kraliyet cenaze törenleriyle ilgili olduğu kesindir.

BASAMAKLI PİRAMİT
    Önceki sülalelerin yüksek memurlarının (vezirler) Sakkara'daki mezarları, kraliyet başkenti olarak Memphis'in gelişmesini sağlamıştır. O dönemde söz konusu mezarlar bir grup alçak mastabalar olarak, ufuk çizgisindeki alçak tepeler görünümündeydi.

    Djoser, kendi anıtını kıyıdan yaklaşık 1.6 km içeri çekmeye ve orada görkemli bir yapı kompleksini yaptırmaya karar vermiştir. Bu meşhur "Basamaklı Piramit"tir. Sakkara'daki Djoser'in "Basamaklı Piramit"i 109x125 m boyutlarında ve 62 m yükseklikte olup, bilinen ilk piramittir. Bu büyük kompleks Djoser'in veziri ve doktoru olan İmhotep tarafından planmış ve gerçekleştirilmiştir. Piramidin yapımı sırasında 6 adet plan değişikliği uygulanmıştır. Piramidin yapımına ilk önce büyük bir mastaba mezar olarak başlanmış, ama sonunda altı basamaklı bir piramit ortaya çıkmıştır. Duvarları içe doğru hafif eğik olup, bir dehliz ile mezar odasına ulaşılır. Ayrıca iç kesimde birçok kuyu ve tüneller mevcuttur.

APİS KÜLTÜ

    Başında üçgen şeklinde beyaz bir alameti olan ve beyaz lekelere sahip olan siyah renkli Apis Boğası, Memphis'te tapınım görmüştür. Boğanın alnındaki üçgenden, sırtında akbabaya benzeyen bir şekilden, sağ yanında bir hilalden ve dili üzerinde skrabe işaretinden bulunması gerekiyordu. Kuyruğu ise siyah-beyaz iki renkli olmalıydı. Apis Boğası, Tanrı'nın yeryüzündeki temsilcisi olarak görülürdü. İnsanlar adına Tanrı ile aracılık yapan diğer hayvanlardan farklıydı. Apis Boğası, Ptah Mabedi'nin karşısına yapılmış bir mabette, rahipler tarafından özenle beslenir ve bakılırdı. Ölümü büyük bir matem, yenisinin ortaya çıkması ise büyük bir sevinç kaynağıydı. Ölen Apis Boğası mumyalanırdı. Bir Firavun'un ölümü gibi ihtişamlı cenaze töreni ile Sakkara'da bulunan yer altı galerilerindeki lahitlere konulurdu. Apis Boğası, Osiris ile özdeşleştirilmiş olsa da, boğa tapınımı daha erken dönemlerde başlamıştır.

MNEVİS BOĞA KÜLTÜ
    Heliopolis'in kutsal boğasıdır. Güneş Tanrısı Ra ile ilgili olup, "Büyük Siyah" olarak tapınım görmüştür. Apis Boğası gibi mumyalanarak gömülür. Mitolojiye göre, güneş sabahleyin bir altın genç boğa olarak doğar, gün boyu büyür ve akşamleyin en büyük halini aldıktan sonra Mnevis Boğası'nı doğurması için "Göksel İneği" döller.

MENDES KEÇİSİ/MENDES KOÇU KÜLTÜ
    Mendes kentindeki bilgi ve zekâ tanrısı Ptah kültüne aittir. Ptah, Mendes'te bir keçi/koç haline dönüşmüştür. Bilgelik ve zekâ aynı zamanda şeytani özelliklerdir. Mendes Keçisi, Eski Mısır dilinde "ruh" anlamına gelen Ba'yı temsil eder. Ptah "Büyük Büyücü" ve "Yılanların Efendisi" olarak da anılır.

****MASTABA: Ebedi ev, piramitlerin öncü tipi. Eski Mısır'da, içinde daha derin yapılmış bir mezar odası bulunan, kerpiç veya tuğladan yapılmış, düz çatılı, dikdörtgen planlı, dışa eğimli, mezar anıtı. Ev planına sahip mastabanın içi, ortada lahdin bulunduğu merkezi oda çevresindeki mezar eşyasının konulduğu odalardan oluşmaktadır.
****TANRI SETH: Vadi Mısır'da, II. Nom'un koruyucu tanrısı Seth tapınımı, M.Ö. 3400 yılında Nubt'ta (Yunanca 15) başlamıştır. Seth, dört köşe kulaklı, kuyruğu püsküllü, sivri burunlu bir tanrıdır. Karınca yiyen, eşek, domuz ve tazı gibi hayvanların karışımıdır. Gökyüzü, çöl, fırtına, kargaşa ve savaş tanrısıdır.



****Horus Adı: Bu ad bir saray fasadı olarak gösterilen Serekh içine hiyeroglifle yazılır ve bunun üzerinde veya yanında bir şahin (Tanrı Horus) tasviri bulunur. Bununla, kralın Tanrı Horus'un yeryüzündeki görünümü olduğu anlatılmıştır.
****Nepty Adı: "İki Bayan" anlamındaki bu ad, Aşağı ve Yukarı Mısır'ın heraldik (karşılıklı duran) tanrıçalarını gösterir. Bunlar, Yukarı Mısır'ın akbaba ile sembolize edilen baş tanrıçası Nekhbet ile Aşağı Mısır'ın kobra yılanı ile temsil edilen baş tanrıçası "Wadjet" tir. Bu isim, bir kartuş veya Serekh içine yazılmaz, daima iki sepet üzerinde gösterilen akbaba ve kobrayla gösterilir.
****Altın Horus Adı: Altını simgeleyen güneş hiyeroglifi üzerine veya yanına tünemiş Horus Şahini ve altta kralın adının yazılmasıdır. Bu düşmanına galip gelmeyi sembolize eder.

Eski Mısır´da Din



Eski Mısır´da Din

Eski çaglarda oluşan bütün dinlerin çogunda şu dört madde, prensip olarak bulunmuştur:
1-Tanrı Kavramı
2-Mitoloji ve Efsaneler
3-Dini Inanislar ?dogmes?
4-Dini Ayinler
Bu temel prensiplere göre, eski çagda Mısır?ın dini hayatini incelemek için iki çesit belgeye sahibiz.
1-Hiyerogliflerle olan her türlü dini metinler, mabet ve mezar duvarlarındaki dini inanislar ve ayinlerin tasviri. Klasik bazı tarihçilerin; Herodot, Sicilyali Diodor ve Strabon gibi, Mısır?ın eski dini hakkindaki gözlem ve rahiplerden duyduklarıni yazmalarıdir.
2-Mabetlerde, mezarlarda her çesit ilahların heykelleri, heykelcikleri veya çizilmis, boyanmis resimleri. Eski Mısır medeniyetine ait mabet harabelerinde, mezarlarda bu çesit ilah heykel ve resimlerine rastlanmaktadir. Bunlar bazalt ve granitten olan heykellerden başka, bronz ve altindan heykelcikler, çesitli hayvan baslarıyla temsil edilen ilah ve ilaheleri göstermektedir.
Mısır?ın din hayatinin eksik yönü, iman ve inanma kismidir. Bir de çogu dinlerde esas olan mukaddes kitabin, burada bulunmayisidir.
Mısır?ın tarih önceki devirlerindeki din düsünceleri, totem esasina dayanir. Birer siyasi ve idari bölme olan eski Mısır?ın ?Nom?ları, totem olan hayvan isimlerini tasirdi. Mesela çakal, köpek, yilan, sahin normları gibi.
Klan halinde yaşayan insan grupları bir yere yerlesip siteler, (Nom) olusturduktan sonra sembolleri olan totemler, o yerin ilahi ve mabudu olmustur. Eski din inanisları bunlara dayanmaktadir.
Eski devirlerdeki bir halkin dini, oturdugu memlekete ve sürdügü hayat tarzina göre degisir. Iste buna göre Mısır dini de ilhamini muhitinden almiştir.
Mısırlılar bir çok ilahlara sahiptiler. Eski Mısırlılarda bu Tanrılar önemli bir yer isgal etmislerdir. Eski Mısır dini, bir çok ve çesitli ilahları mukaddes saymiştir. Onların heykellerini, resimlerini yaparak sekillendirmislerdir. Mısırlılar genellikle çok ilahli Tanrı kavramina inanirlar. Ancak 4. Amenofis devrinde tek ilahli bir düsünce reformu, devamsiz bir hareket olarak kaydedilmiştir.
Mısır ilahları konularıni gökten, topraktan, sudan, bitkilerden, hayvanlardan ve insanlardan alirlar. Mısırlılara göre her seyin basi gök Tanrısındadir ve bütün eski tarih boyunca, Gök ve Nil ilahları daima en önemli Tanrılar olarak kalmislardir.
Gök Ilahinin ismi ve şekli degismekle berber, gökyüzündeki yildizlar, Güneş ve ay en eski ve devamli ilahlar arasindadir. Sonra yeryüzü ilahları gelir ki, toprak, su ve agaçlar bunların sembolüdür.
Hayvanlar alemi ise Mısır ilahları arasinda en kalabalik yeri isgal ederler. Bu mukaddes sayilan hayvanlar, bazen bizzat kendileri veya bir özel isaret ile, bazen de sadece basları ile insan vücudu üzerinde temsil edilmislerdir. Mesela Osiris ölüler ilahidir.
Mısırlıların ilah kavrami hakkindaki bilgileri sadece metinlerden ögrenebiliyoruz. Mesela, piramit metinlerinde, bir firavun öldügü zaman nasil ve ne suretle ilah mertebesine yükseliyor? Bu metin de az da olsa bilgi verilmektedir.
Rahipler ? Ayinler ? Mabetler:
Mısır dininin tatbikatini rahipler yapar ve onlar bu teolojiyi düzenlerlerdi. Rahipler krallar tarafindan çok zengin bir hale getirilmislerdir. Rahipler, halk tarafindan ilahlara kesilen kurbanlar ve verilen hediyelerle bol bol geçiniyorlar ve mabetlerde genis yerlerde oturabiliyorlardi. Ayni zamanda da devlete vergi vermekten muaftilar. Angarya islerde çalistirilmadikları gibi, askeri görevde görmüyorlardi. Böylece halk içinde bir otoriteye sahiptiler.
Mabetler, Mısır sehrinde en önemli yeri isgal ettigi gibi, abide bakimindan da en büyük binalardir. Mabet Tanrıların evi, heykel ve sembollerin saklandigi mukaddes ter, ayni zamanda da totem sayilan hayvanların serbestçe girebildikleri bir bina idi.
Ayinler, büyük dini törenlerden başka, her gün mabetlerde gerçek formüllü dualarla ilah heykellerin önünde yapilir ve bunları ya bizzat kral veya rahipler idare ederlerdi. Mabedin içine güzel kokular yakilir ve rahibeler tarafindan müzik çalinarak dans edilirdi. Ayinler her gün ve her mabette ayni sekilde icra edilirdi.
Buna göre ilahların da krallar gibi, iki esasi vardır:
1- Vücut ?Zet?ki yeryüzünde ilahi temsil eder.
2- Ruh ?Ka? ise ilahi ve semavi olan elmandir.
Ilk temsil edilen ilahlar MÖ 4000 ortalarında baslamiştir. Mısır?ın dini fikirleri belirten ilk belgelerden biri MÖ 2625 yilinda Saqqara piramitlerindeki, Kral Unas?in mezarinda olan yazidir. Heliyopolis?te yer tutan ve Güneş temeline dayanarak ?Ra? adini tasiyan mabut bulunur.
Mısır?da bir de ayni kavrami ifade eden ilahlar, başka başka isimlerde de anilmislardir. Mesela Hor, Ra, Aton isimleri hep Güneş?i temsil eden ilahlardir. Bunun sebebi siyasi merkezlerin degismesidir.
Mısır ilahlarıni iki büyük grupta toplayabiliriz: Yerel Totemler ?gök? ve Yer Ilahları.
Yerel totemler, göçebe kabilelerin yerlestikleri sitelerde, mukaddes saydikları hayvan ve putları insan vücudu ile de birlestirerek temsil ettikleri ilahlardir. Bu suretle kabile ilahları, yerel Tanrılar olmuslar ve ?sitenin hakimi? sayilmislardir.
Ilahlar ilk zamanlarda erkek olsun kadın olsun yalniz yasar ve hakimiyetini korumada çok kiskanç davranirdi. Fakat Mısırli buna bir aile olusturmakta gecikmemis, evli düsünülen ilah çocugu ile beraber bir üçlü sisteme geçmiştir.
Bunda bas hakim olan baba degildir. Bazen de kadın ilahe tamamiyla hakim durumdadir. Mesela Dendara?daki Hathor gibi.
Ilah ailesiyle beraber kendi sarayi sayilan mabette oturur, bazen de yanina başka ilahların girmesine izin verebilirdi. Yeryüzünde yaşayan ve Tanrınin sembolü temsil edilen Firavun da her vakit ilahin karsisina çikabilirdi.
Fakat kral her mabette ayni zamanda bulunamayacagi gibi, kendisine vekil olarak rahipleri birakir ve onlar ilaha, mabede ve onun arazisine bakarlardi.
Bazı yerel ilahların hakimiyet sahaları, zamanla da genislemiştir. Bunun en tipik örneği Deltada Busiris eyaletinde bir agaçla temsil edilen bitki ve ölüler ilahi Osiris?in ta Güney Mısır?a kadar gidisidir. Buradan önce Memfis?e giderek, yerel ölü ilahi olan Anubis?in yerine geçmis, sonra da Yukari Mısır?da Abidos?ta köpek şekline girerek ölüleri korumustur. Sonraki devirlerde ise bütün Mısır?da Osiris ölüler ilahi olarak yer almiştir.
Bu yerel ilahların esas ilk merkezleri kesin olarak pek tespit edilmemekle birlikte, bir çokları daima malum olmustur. Mesela Asagi Mısır?da Horus, Busiris?te Osiris, Memfis?te Ptah, Dendara?da Hathor gibi.
Eski fikirden kalmis olarak tarihi devirlerde de tapilan canli hayvanlar olmustur. Bunların en baslicasi ve söhret sahibi olan , Memfis?te takdis edilen Apis Öküzü?dür. Beyaz lekeleri olan siyah renkli bu öküzün, basinda üçgen şeklinde beyaz bir alametin olmasi lazimdi. Memfis?te beslenerek korunmustur. Bu hayvan Ptah?in bir canli numunesi sayilir ve onun bu hayvanda yasadiğini rahipler anlayabilir sanilirdi. Alnindaki siyah üçgenden başka sirtinda akbabaya benzeyen bir sekil, sag yaninda bir hilal, dili üzerinde ise hamam böcegine benzeyen bir isareti bulunmasi gerekti. Ayni zamanda da kuyruk tüylerinin çift olmasi gerekiyordu. Bu sartlara uyan Apis Öküzü Ptah mabedinin karsisina yapilmis bir mabette, itina ile rahipler tarafindan bakilir ve beslenirdi. Gündüzleri belirli zamanlarda avluya çikarilan mukaddes öküzün her hareketinde rahipler bir anlam çikarirdi. Bu hayvan ölünce Mısırlılar tarafindan büyük bir matem oldu. Ama yenisinin meydana çikişi büyük sevinç olurdu. Ölen öküzler mumyalanarak büyük cenaze törenleri yapilir ve Saqqara?da bulunan yer alti galerilerindeki lahitlere konulurdu. Isis-Apis olan bu hayvan için, Serapeum denilen mabette ayinler yapilirdi. Ölünce yerine yeni bulunan Apis geçer ve totem hayvan yasamis olurdu.
Ilahlara bir takim kuvvetler de atfedilmiştir:
1- Osiris : Ölüler Tanrısı.
2- Ptah: Artistlerin ve Madencilerin Tanrısı.
3- Hathor : Ask ve Nese Tanrıçası.
4- Maat: Adalet ve Hukuk Tanrısı.
5- Sobek: Sular Tanrısı
6- Seshet: Yazi Tanrıçası.
7- Sekhmet: Savas Tanrıçası.
8- Min: Çöllerdeki Seyyahların koruyucusu ve Hasat Tanrısı.
9- Tot: Ay ve Ilim Tanrısı.
10- Geb: Toprak Tanrısı.
11- Set: Kuraklik ve Kötülük Tanrısı
12- Isis: Analik ve Bereket Tanrıçası.
Gök ilahini çok büyük bir inek şeklinde düsünen Mısırlılar, ona ?Hathor? adini vermislerdir. Arz Onun ayakları altinda durdugu farz edilir ve karninda ise yildizlar parlardi. Diger taraftan bu Gök Ilahi?na bazı eyaletlerde ?Sibu? adi verilmiştir.
Ay ilahina ?Tot? adi verilmiştir. Fakat bunların içinde en büyük olarak Güneş Ilahi ?Amon-Ra, Horus? basta sayilir. Mısırlıların ?Yaradilis Destani? bu Güneş fikrinden dogar. Onlar Güneşin dünyada ilk dogdugu günü ?Yaratan? kabul ediyorlardi. Bu ilah, bitkileri, hayvanları ve insanları yaratmiştir. Ilk yaratilan insanlar ?Ra?nin dogrudan dogruya çocuklarıdir.
Bundan başka toprak ilahi da yer almaktadir. Toprak Ilahi ?Geb?dir. Bazen de bu Tanrı ?Isis? kabul edilirdi.
Mısır dini Natürizm dinidir. Mısır itikadında en önemli olay Güneş kavramidir. Mısır?in Güneş ilahlarından en meshuru Horus?dur. Digerleri, Atun, Set, Ra?dir. Bazı Mısır ilahları sunlardir:
Horus- Nur ilahidir ve Güneşi temsil eder. Gökyüzünün burçları üzerinde görünür ve bir atmaca şeklinde göklerde uçar. Atmaca da Hor adini tasimaktadir. Güneşle ay ilahin iki gözü sayilir. Hor iki kuvvetli kanatla gösterilir. Bu kanatlar semada uçtugunu gösterir. Bu kanatlarda iki müthis yilan vardır ki agizlarından ates püskürür. Bu da Güneşin yakici, çarpici ve öldürücü kudretinin alametidir.
Kainati aydinlatan ve canlandiran Horus kardesi zulüm ve tahrip ilahi olan Set ile devamli mücadelededir. Hep Horus kazanir ama Set yok olmaz. Bazen de Set geçici yenilgiler kazanir ve Horus?un bir gözünü çikarir ki Güneşle ay tutulmasi bundandir. Bu durum yer ilahi Geb?in araciligi ile halledilir. Güney Mısır Set?e ve Kuzey Mısır Horus?a verilir.
Set- Garip bir tarihe sahiptir. Mısır; milli birligini oturtmadan evvel Horus kuzey Kralıyetinin ilahiydi. Bu krallar kendilerine Hor unvanini almislardi. Zaten her yerde krallar, gökten ve Güneşten unvan aldilar. Set kuzeylilerce sahranin kavurucu, kişir ve buna benzer felaketlerin ilahi saymislardir. Kuzeyliler basarili olunca Horus Mısır?in kendi ilahi ve Hor unvanini tasiyan krallar Mısır?in kendi hükümdari olunca yavas yavas Set sahra ilahi fikrinden, yabanci ilah (sahra yabanci sayilirdi) fikrine geçerek Suriye?nin Sotek ve Bal ilahina benzetilmiştir. Daha sonra Horus nuru hayatin ve Set zulmet ve tahribin ilahi olmustur.
Ra- Güneşi ifade den Tanrılardan biridir. Ra insanlar arasinda oturmaz, râkip olduğu kayigi ile ebedi bir tarzda semada yüzer durur. Zulmetle devamli mücadele ederdi.
Maat- Mısırlılar indinde ay ile önemli ilahlardan biriydi. Maat Uygurca ay anlamina gelmektedir.
Tot- Aya ait bir ilahtir. Aydan hariç bölünmüs zamana da hakimdi. Diger taraftan ilahların müsavir ve katibi idi. Hor?la Set arasindaki anlasmazlikta, Geb ile hakemlik yapmiştir.
Ptah- Mısır?daki büyük ilahlardan biridir. Ptah?i tavsiye ederken dokuz ilah manzumesinin kalbi ve dili gibi tarif edilmiştir. Ptah yaratma kelimesini Atun diliyle telaffuz etmis ve bundan sonra bütün olusum, ilahlar,sehirler ve kainatta iyi, kötü ne varsa her sey olusmustur. Ptah Türkçe ?put? demektir. Mavi yani gök demektir. Mısır dilinde Pt =Gök demektir.
Osiris- Mısırda önemli bir kült halinde olan bu ilahin gerçekleri Mısır rahiplerince son derece özenle saklanan bir sir halindedir.
Horus?tan daha kidemli olan Osiris Mısır?in bir kahramani, Mısır?ın birligini kuran, medeniyeti ögreten, yaziyi icat eden akil ve hayirli bir hükümdardi. Resimlerinde bir elinde çoban degnegi diger elinde öküz kamçisi vardır. Bu daHor gibi Asagi Mısır hükümdaridir. Zulmet ve tahrip ilahi olan Setle devamli rekabettedir. Set unvanini güney hükümdari ile mücadeleye girismiştir. Set bir ara itaat eder gibi görünerek, Osiris?in güvenini kazandiktan sonra beraberindeki 72 kişiyle Osiris?i pusuya düsürmüs ve bir tabut içine kapatarak denize atmiştir.
Dalgalar Osiris içinde bulundugu tabutu sürükleyerek Finike?de Biblos sahillerine atar. Bu sirada Osirisin karısı ve kiz kardesi olan Isis aramaya çikar. Biblos sahillerinde tabutu bulur ve Set?ten gizler. Fakat Set bir zaman sonra isi kesfeder ve Osiris?in naasini tanir. Ve bu naasi parça parça ederek her parçasini bir tarafa dagitir. Isis bu parçaları toplamak için hazirlanir. Anubi ve Hor?un iyilikleriyle parçaları bulur ve birlestirir. Osiris böylece yeniden hayata gelir. Oglu Hor pederinin intikamini alir. Fakat Set hiçbir sekilde maglup olmaz. Nihayet yer ilahi Geb hakem olur. Bu da Mısıri Hor ile Set arasinda bölüstürmek suretiyle ihtilafi halleder.
Osiris?in bir diger safhasi daha sonuca varmiştir, o da bitkilere ilah olmasidir. Ölen, dirile, tekrar hayata gelen ilah hasatçiların oraklar ile biçilen ve baharda tekrar canlanan ruhu bitkidir. Anadolu ve Suriye?de bitki ilahi olan Atis ile Adonis de ölen ve dirilen bir ilahtir. Bunu temsil için yapılan putlarda bir agaç gövdesi üzerine ellerinde çoban degnegi ile öküz kamçisi tasiyan bir insan basi görülür. Bu agaç gövdesi bitki aleminin alametidir.