1 Mayıs 2021 Cumartesi

Mısır Tanrısı Seth Kimdir?

 















 

Mısır Tanrısı Seth Kimdir? 

 Mısır Mitolojisinde Seth


Mısır mitolojisinde Seth kardeşi Osiris’in aksine kötülük tanrısı olarak karşımıza çıkmaktadır. Osiris iyiliğin tanrısıdır. Seth ne kadar uğraşırsa uğraşsın, ne kadar mantık sınırları içerisinde akıllı bir şekilde Osris ile uğraşsa dahi Osiris ve Horus’u yok edememiştir. İyiye karşı kötülük hiçbir zaman bir zafer kazanmamıştır.

Bir dönem Tanrı Seth kuzey Mısır’ın kralı olmuştur. Bir eşeğe benzeyen kırmızı saçları ve kocaman kulakları ile hayali bir hayvana benzetilmiştir. Çöl ve fırtına bu tanrı ile özdeşleştirilmiştir. Yunan mitolojisinde ki Typhon’un karşılığı Mısır mitolojisinde ki Seth’tir.

Seth Kimdir?

Seth tanrı Osiris’n erkek kardeşidir. Osiris’in eşi İsis’tir. Osiris ve İsis’in birlikteliğinden oğlu Horus dünyaya gelmiştir. Seth’in dünyaya gelen çocuğu Anubis’tir. Anubis’in aslında tam olarak tanrı Seth’in oğlu olduğu söylenemez. Nephthys eşinden yeterince ilgi ve alaka göremeyince sihir ve büyü ile kendini İsis’in kılığına büründürmüştür. Isis ve Nephthys’in birbirlerine çok benzedikleri söylenmektedir. Bir akşam Osiris’in alkolün etkisi ile biraz sarhoş olmasından faydalanmış ve bir çocuk dünyaya gelmiştir. Bu erkek çocuk Anubis’tir.

Seth Kimdir?
Seth Kimdir?

Seth bereketi ile bilinen Osiris’in tam tersidir. Horus ile girdikleri savaşlar boyunca tanrıça olan Neth Horus’a bir taht vermeyi, Seth’e ise Astarte ve Anat tanrıçalarını vereceğini ilan eden bir anlaşma önermiştir.

Osiris’in Katili

Seth erkek kardeşi olan Osiris’i öldürmesi ile bilinmektedir. Mitolojide yer alan bilgilere göre insanlar ve tanrılar Osiris’i oldukça sever ve değer vermişlerdir. Tanrı Osiris’in koyduğu kanun ve yasaları severek uygulamış ve yerine getirmişlerdir. Kardeşi Seth Osiris’in halk tarafından bu kadar sevilmesini ve her şeyden önemlisi hükümdarlığında başarısını kıskanmıştır. Seth kardeşi Osiris’ten kurtulmak ve ortadan yok etmek istemiştir. Bu durumdan dolayı bir plan yapmaya başlamış ve güven duyduğu 72 kişi tanrı Seth’e bu planın uygulanması için yardım etmiştir.

Kardeşinin vücut ölçülerine uygun olarak bir tabut yaptırmıştır. Tabutu en pahalı elmas ve değerli taşlarla döşemiştir. Büyük bir şölen düzenleyip kardeşi tanrı Osiris’i de şölene davet etmiştir. Şölenin sonuna gelindiğinde daha önceden yaptırdığı tabutu ortaya çıkarır ve tabut kime uygun olursa ona vereceğini ilan etmiştir. Şölene katılan tüm davetiler tek tek tabutu denemiştir. Sıra kral Osiris’e gelmiş ve tabutun içine girerek tabutu denemeye kalktığı anda Seth tabutu kapatıp üzerini çivilemiştir. Daha sonrasında ise tabutu Nil nehrine bırakmıştır.

Osiris’in oğlu Horus’u da öldürmeye çalışmıştır. Ancak bu girişimi başarılı olamamış Horus yaşamış babasını öldüren Seth’ten intikamını almış ve tanrı Seth’i sonsuza dek sürgün etmiştir. Seth’in çöle sürgüne gönderilmesi bizzat Ra tarafından yönetilmiş olan konseyde ortak bir karar olarak alınmıştır. Tanrıların birçoğu Horus ve onun annesi olan İsis’in Osiris’ten gelmiş olan tacın gerçek mirasçısının Horus olduğunu kabul etmiş ve onu desteklemişlerdir. Ancak Tanrı Ra bu fikri kabul etmemiş, çünkü Horus’un bu krallığı yönetebilmek için çok genç ve tecrübesiz olduğunu düşünmüştür.

Seth’in Şeytana Dönüştürülmesi

Uzun seneler boyunca Seth aşağı Mısır’ın Horus ise yukarı Mısır’ın tanrısı olmuştur. İki ülke bir araya gelerek birleşince Seth ve Horus birlikte taç giymişlerdir. Her ikisi de eşit haklara sahip olmuşlardır. Yukarı Mısır olarak bahsedilen yer aşağı Mısır’ı aldıktan sonra kaybedilen toprağın firavunu olan Seth sık sık Horus’un şeytani düşmanı Seth olarak portrelenmiştir. İsis büyü ve sihir kullanarak kendini çok güzel ve de genç bir kadına dönüştürmüştür. Seth İsis’in akan gözyaşını görüp ona ne olduğunu sormuştur. İsis ise Seth’e Horus’un durumuna tam olarak benzetmeden bir hikaye anlatmaya başlamıştır. Bu hikayeye göre şeytani güçleri olan bir adam kocasını öldürmüştür. Kocasını öldürdükten sonra ise ailesini öldürüp sürüsünü almayı denemiştir. Seth bu duruma çok öfkelenir. Bu şeytani güçlere sahip olan adamı yok ederek ailesine ait olan mülklerini tekrar kadının oğluna geçmesi için ısrarcı davranır. Kendi anlattıklarıyla kendi tezini çürütmüştür Seth. Kendi anlattıklarıyla kendi yaptığı kötülüğü ayıplamış ve Mısır tacından olmuştur.

Seth her zaman şeytani bir figür olarak görülmemiştir. Seth’in yer altına yaptığı karanlık yolculuk Horus ile olan kavgasında onu hamisi olan Ra koruması altında olmasını sağlamıştır. Yılan şeklinde olan canavar Apep ile şiddetli bir şekilde kavga etmiştir. Ayrıca 19. Hanedan döneminde kısa bir süre olsa dahi çölün gücünü sakinleştiren bir tanrı olarak Seth’e duyulan saygı ve değer giderek büyümüştür. O dönemde birçok firavun tanrı Seth’in isminden etkilenerek kendilerine benzer isimleri koymuşlardır. Seth ölümsüz olanların ve de tanrı yiyicilerin babası olarak bilinmektedir. En büyük emeli ve amacı dünyanın ele geçirmek olmuştur. Bu sebepten dolayı firavun olmayı çok istemiştir.

Seth ve Horus’un Taht Mücadelesi

Geb’in Yolculuğu

Ra’nın torunu, yani oğlu olan Şu’nun dünyaya getirdiği oğlu Geb tahta çıktıktan sonra bulunduğu sarayından Lat-Nebes kentini ziyaret etmek için yola çıkmıştır. Şu isyancıların baskısına yenik düşünce tıpkı babası Ra gibi göğe doğru yükselmiştir. Geb gideceği yere vardığında oradakilere burada olan her şeyi detayı ile anlatmasını emretmiştir. Dedesine yani tanrı Ra’ya karşı yapılan ayaklanma ve isyanın detayını aynı zamanda babası Şu’nun, Apophis’in çocuklarına karşı kazanmış olduğu zaferden bahsedilmesini istemiştir. Orada bulunan tanrılar Şu’nun kahramanlıklarını anlatırken onun kafasına anlamı şaha kalkmış kobra olan Uraeus’u giydiğini anlatmışlardır. Rivayetlerine göre Uraeus’u bir sandığa koyup ağzını da hiç açılmamak üzere sıkıca mühürleyip Pi-yaret’e doğru saklanması için göndermiştir. Geb bunu öğrendikten sonra bir an olsun vakit kaybetmeden yola koyulmuştur. Yanına destekçilerini de alarak kobranın peşine düşmüştür. Amacı kobrayı bulup bir an önce başına takmaktır.

Geb ve yanında ki yoldaşları kısa sürede sandığın nerede olabileceğini buldular. Kutsal olan kral eğilip sandığın ağzını araladı. Sandığın ağzı aralandığı anda Uraeus krala doğru dev bir alev soludu. Kralın yanında ki yoldaşları orada acı içerisinde öldüler. Kral hayatta kalmayı başarmıştı ancak başında büyük bir yanık oluştuğu için acı içindeydi. Acılar içerisinde olan kral Geb yardım istemek için Henu-Plants’a gitmiştir. Ancak gittiği ile kalmış çünkü hiçbir şey bulamamıştır. Daha sonrasında onu destekleyenlerden birine tanrı Ra’nın güç ve kuvvet ile büyülenmiş olan peruğunu getirmesini emretmiştir. Böylelikle onu kafasına taktığı anda içinde ki büyü etkisini gösterecek ve başında ki yaralar iyileşmeye başlayacaktır. Peruğu bulup Geb’e getirmişlerdir. Kafasına taktığı anda büyü etkisini göstermiş ve beklenildiği gibi Geb’in acıları son bulmuş ve yarası iyileşmiştir. Ancak başına taktığı peruk bir süre sonra Sobek isimli bir timsaha dönüşmüştür.

Osiris’in Kral Oluşu

İyice dinlenip iyileştikten sonra Geb, Dedesi Ra ve babası Şu gibi, Asyalı olan isyancıların karşısına geçmiş ve onlarla savaşmıştır. Mısır’a döndüğünde yanında birçok esir götürmüştür . Hükümdar olmasına ve başarı sahibi olmasına rağmen Osiris’in gözlerine baktığında Mısır’ı oldukça iyi yönetebileceğini düşünmüştür. Ra ve Şu’nun daha öncesinde yapmış olduğu gibi tahttan çekilme kararını almış ve bu kararını paylaşmıştır. Böylelikle Osiris Kral olmuştur. Tanrılar saltanatında yeni bir dönemim başlangıcını temsil etmektedir bu olay.

Tanrı Ra Heliopolitan kentinde Atef isimli tacı Osiris’e giydirmiştir. Ancak yeni kral tacın gücünü ilk etapta kaldıramamış ve hastalanmıştır. Bu yeni kralın saltanatının başlangıcı olduğu bir dönemde büyük bir uğursuzluk olarak anlatılmıştır. Ancak yeni kral Osiris kudreti ve yüce gönlü ile kısa sürede üzerinde ki kötü enerjileri atmış ve yeniden halkın gözünde sevilip değer verilen bir kral olmuştur. Onun saltanatının olduğu dönemde hayat oldukça keyifli ve güzel gitmiştir. Nun’un suları körfez bölgesinde tutulmuş, Mısır’ın sıcak olan topraklarına soğuk rüzgarları gelmiş, komplo ve fesat arayışında olanlar ise paramparça edilmiştir. Tüm bu olaylardan sonra Osiris gittikçe saygı duyulan bir kral olmuştur. İlerleyen zaman içerisinde kız kardeşi olan İsis ile evlenmiştir. Ve bu birliktelikten iki çocuk dünyaya gelmiştir. Böylece Mısır’ın kaderini belirleyecek olan iki çocuktan ilki Horus, bir diğeri ise Anubis’tir.

Osiris’in Tabutu

Kıskançlık içerisinde yanıp tutuşan Seth bir fesatlık çıkarmayı başarmıştır. Etiyopyalı olan kraliçe ve yetmiş iki komplocuyu da yanına alarak Osiris’e bir komplo kurmuştur.

Seth ve Osiris
Seth ve Osiris

Kardeşinin beden ölçülerini dikkat çekmeden gizlice ölçmüş ve bu ölçülere göre bir sandık ya da tabut yaptırmıştır. Ve bu sandığı en değerli taşlar ile donatmış süslemiştir. Büyük bir şölen düzenlemiş ve tüm konuklarını davet etmiştir. Tabi kardeşi Osiris’te baş konuklardan biridir. Ve şölende ki davetlilere sandığı gösterip sandığın içine kim sığarsa sandık ona hediyemdir demiş ve tüm konuları tek tek sandığa sokmuştur. Sandığa girme sorası Osiris’e gelmiş ve sandığa girdiği anda sandığın ağzını sıkıca kapatmış Seth. Her yerini sıkıca çivileyip birde kurşun dökmüş etrafına. Ve hemen vakit kaydetmeden sandık Nil Nehri’ne atılmış, ve nehrin denize doğru yüzmesini istemişlerdir.

Horus’un Doğumu

Bu olay Osiris’in hayatının ve saltanatının yirmi sekizinci yılında yaşanmış olan bir olaydır. Bu olayı öğrenen İsis derin bir acı çekmeye başlamıştır. Saçında ki tüm lüleleri kesmiş ve simsiyah bir mateme bürünmüştür. Aylarca günlerce bir amacı olmadan bomboş dolaşmış ve Osiris’i aramıştır. En sonunda amacına ulaşarak Osiris’i bulmuş ve büyü ile hamile kalabilecek kadar onu diriltmeyi başarmıştır.

İşte bu büyülü olan ilişkiden Horus dünyaya gelmiştir. Aynı zamanda Horus Mısır’ın kaderini belirleyen bir kişi olarak tarihe geçmiştir. Ölmüş ve katledilmiş olsa bile Osiris’in cansız bedenini Seth’ten korumak zorunda kalmışlardır.

Seth Vazgeçmiyor

Tanrı Seth bir gün akşamüzeri alacakaranlık yeni çökmeye başlamışken Anubis’in Osiris’in bedenini mumyalama odasında yalnız bırakıp oradan gittiğini görmüştür. Anubis’in yokluğunu değerlendirip hemen fırsata çevirmiş ve Anubis’in kılığına bürünmüştür. Gardiyanları bu suret ile geçtikten sonra Osiris’in bedenini mumyalama odasından almış ve Nil Nehri üzerinde yelken açarak bu sefer batıya doğru yol almıştır. Daha sonrasında Anubis bu durumu fark edip öğrenince amcası Seth’in peşine düşmüştür. Kendini azgın bir boğanın kılığına sokan Seth yeğeni Anubis ile savaşmıştır. Anubis yeğeni Seth’i yenmeyi başarmış ve babasının mezarını ondan geri almıştır. Osiris’in cenaze töreni tanrı Ra ve Geb’in yardımı ile ancak düzenlenebilmiştir.

Seth’in saltanatı

Osiris’in ölümü ile Seth Mısır’ın tahtına geçmiş ve yeni kral olmuştur. Turin Conan’a göre ise Seth’in saltanatı yaklaşık olarak yüz yıl sürmüştür. Ve bu yüz yıl boyunca Mısır adeta en kötü dönemini yaşamış Mısır topraklarına kötülük yağmıştır. Tahta çıkınca ilk işi Osiris’in eşi olan İsis’i yargılayıp mahkum etmek olmuştur. İsis üzüntüsünden kalbi ateşler içinde yanmıştır. Gözleri ağlamaktan çökmüştür. Seth tarafından bizzat kendi evine hapsedilmiştir Neftis. Bunun sebebi ise İsis’e kaçarken yardım etmiş olmasıdır. Hayatı boyunca korku ve endişe içinde yaşamış olsa da, yaşamının son anına kadar Osiris’in bedenini saklamak için canla başla kocası Seth’ten saklamaya yardım etmiştir. İsis her şeye rağmen kurtulmuş ve kaçmayı başarmıştır. Khemmis’e gidip orada saklanmıştır. Orada yaklaşık on ay kadar bir sürenin sonunda Horus’u dünyaya getirmiştir. Ancak ne kadar saklarsa saklasın Seth bu durumu öğrenmiştir.

İsis oğlu Horus’u ve Neftis’in de dahil olduğu birçok tanrı topluluğu tarafından bilinmeyen bir yerde gizlice büyütmüştür. Küçük Horus annesinin yapmış olduğu büyüler sayesinde korunaklı olarak büyümüştür. Bundan dolayı Seth yıllar içerisinde Horus’u dağ bayır bırakmadan aramasına rağmen bir türlü bulamamıştır. Horus yıllar boyunca Seth’in gazabını bilerek korku içinde büyümüştür. Hatta bir rivayete göre annesi İsis, Seth’in tecavüzüne uğramış ve dünyaya bir çocuk getirmiştir. Bu çocuğun simsiyah bir yılana benzediği de anlatılanlar arasındadır.

Horus’un Tahttaki Hakkı

Horus yıllar içerisinde yetişmiş ve genç bir delikanlıya dönmüştür. Osiris’in varisi olarak dünyaya geldiği için tahtta ki hakkını istemeye başlamıştır. Amcası Seth ile yüzleşmiş ve her şeyi konuşmuştur. Horus yeryüzü tanrısı olan Ra’nın karşısına geçip hakkı olan tacı talep etmiştir. Tanrı Ra başta olmak üzere birçok tanrının desteğini almıştır Horus. Ancak Seth uğruna bu kadar entrikalar çevirdiği, bu kadar kan döktüğü tahtı bırakmak istememiştir. Zaman içerisinde Horus’un yanında yer alan yandaş ve destekçilerin sayısı artmıştır. Tanrılar kendi içerisinde tartışmaya ve tacı kime verecekleri konusunda görüşüp tartışmaya başlamışlardır. Tanrı Şu, Horus’un yanında yer almıştır. Thoth, Tanrı Şu’nun fikrini kabul edip benimsemiş ve İsis’in yıllardır çektiği sıkıntılardan dolayı ve azminden dolayı onu tebrik etmiştir. Ve yeryüzünün tanrısı Ra hükmün tek başına bir anlam ifade etmeyeceğini belirterek, Horus’un tahta geçmesi için çok genç ve tecrübesiz olduğunu düşünmeye başlamıştır.

Seth bu esnada araya girerek Tanrı Ra’dan yeğeni Horus ile dışarıya çıkmayı ve onunla adeta dostlarmışçasına bir konuşma yapmayı talep etmiştir. Ancak aklından geçen tek şey dışarıya çıktıkları anda yeğeni ile kavga etmektir. Bu esnada yine Thoth oldukça adil ve demokrat bir yönetici olarak sahtekar kimse ortaya çıkmasını ve oğlu buradayken tahtın Seth’te olmaması gerektiğini dile getirmiştir.

Tanrı Ra bu cümlelere oldukça öfkelenmiştir, tacı vermek istediği kişi Seth olduğu için toplantı adet bir kaos ortamına dönüşmüştür. Ancak Tanrı Thoth Tanrı Neith’ye bir mektup yazarak olanları anlatmış ve ondan fikir beyan etmesini istemiştir. Neith mektubu almış ve uzatmadan yanıtını yazıp göndermiştir. Verdiği yanıttı ise tahtın sahibinin Osiris’in oğlu olan Horus’a ait olduğunu ve adaletsizlik etmemelerini söylemiştir. Aksi durumda tüm öfkesini üzerlerine salacağını da söylemeye ihmal etmemiştir.

Horus ve Seth’in Savunması

Neith’ten gelen mektubu Thoth mahkemede avazı çıktığı kadar okumuş ve tüm konseyde tanrı Neith’in haklı olduğunu dile getirmiştir. Ancak yeryüzü tanrısı Ra öfkeden adeta deliye dönmüştür. Çünkü tahtın Seth’te kalmasını istemektedir. Ve bunu ondan başka isteyen kimsede yoktur. Bir anlık öfke ile Horus’a bu makam için yeterli olmadığını henüz çok genç ve tecrübesiz olduğunu bir anda söylemiştir.

Tanrı Babi Horus’un destekçileri olmadığından dolayı bu muameleyi gördüğüne emin olduğundan dolayı Tanrı Ra’ya büyük bir öfke duymuştur. Ra bu durumdan dolayı o an oldukça rencide olmuştur. Ve bir üzüntü tüm benliğini kaplamıştır. Salondan ayrılıp günün geri kalanını tek başına dinlenerek geçirmiştir. Dokuzlar Tanrı Babi’ye, Tanrı Ra’ya karşı saygısızlık edip ileri gittiğini söyleyip azarlayarak konseyden kovmuşlardır. Ra’nın kızı olan Hathor babasının derin bir üzüntü içerisinde olduğunu görünce çadırına ansızın girip mahrem yerlerini gösterip onu güldürmeye çalışmıştır. Ve işe yaramıştır tanrı Ra dokuzlara katılacak kadar enerji dolmuş ve keyfi yerine gelmiştir. Konseye tanrı Ra döndüğünde Horus ve Seth’e tahtı hak ettiklerini göstermeleri için bir şey yapmaları gerektiğini söylemiştir.

Konseyden ilk çıkan Seth olmuştur. Ve Seth tanrıların en güçlüsü ve en kuvvetlisi olduğunu herkese göstermek için tanrı Ra’nın düşmanı olan Apophis’i öldürmüştür. Böylece gücünü ve kuvvetini sergilemiş ve böyle birinin tahtın başında olması gerektiği mesajını da herkese iletmiştir.

Kimsenin gücünün yetmediği Apophis ölmüştür, başka hiç kimsenin onu öldürmeye gücü ve cesareti yoktur. Tanrılar hem şaşkınlık hem de hayranlık içerisinde Seth’i izlemişlerdir. Onlarda Seth’ten başka hiç kimsenin buna gücünün yetmeyeceğini biliyordu, ancak Thoth Ve Onuris (Anhur) bu görsel şöleni bozarak tahtın haklı varisinin Horus olduğunu yeniden hatırlatmıştır. Ve o hayattayken tahtın başkasına verilmesi kurallara aykırı diye de özellikle belirtmişlerdir.

Konuşma sorası Horus’a geçmişti. Öncelikle konuşmasına babasının mirasından ve tahtından mahrum edilmesinin ne kadar kanuna aykırı olduğunu tüm detayı ile anlatmıştır. Ancak konuşmasını tamamlaması için yeteri kadar vakit verilmemiştir. Annesi İsis araya girerek bu durumun Heliopolis’li olan Atum’a danışılması gerektiğini danışılması gerektiğini söylemiştir. Tanrılarda İsis ile aynı fikirde olmuşlardır. Ve ona sinirlenip öfkelenmemesini eninde sonunda bu taht kimin hakkı ise ona verileceğini söylemişlerdir. Bunu duyan Seth adeta çileden çıkmıştır. Devasa büyüklükte olan saltanat asasını almaya ve her gün bir tanrıyı öldürene dek bu işin devam edeceğine dair yemin etmiştir. Ve ayrıca İsis mahkemeye gelirse hiçbir mahkemeye katılmayacağını da söylemiştir.

İsis ve Horus’un zaferi

Seth’in en büyük destekçisi olan yeryüzü tanrısı Ra konseyde olan tüm tanrılara yelken açmalarını ve İsis’i geride bırakmalarını emretmiştir. Gemiciye ise hiçbir kadını özellikle de İsis’e benzeyen kadınları gemiye kesinlikle almamalarını söylemiştir. Ancak İsis’i durdurmak pek mümkün olmamıştır. Kadın kendini bambaşka birine yaşlı bir kadına dönüştürmüş ve gemilere binmek üzere Nemty’nin yanına gitmiştir.

Nemty kadını inceledikten sonra nereye ve niçin gittiğini sormuştur. Kadın ise birinin hayvanlarına günlerdir baktığını ve aç olduğunu bir kase un götürmek için onun yanına gittiğini söylemiştir. Nemty yaşlı ve zararsız bir kadın olarak gördüğünden dolayı onu gemiye almıştır. Alırken de büyük bir tedirginlik yaşamıştır. Sonuçta yasak olan bir şeyi yapıyordu ve bir an duraksamıştı yaşlı kadın ona bir parça çörek vermeyi teklif etmişti. Ancak Nemty kabul etmemişti ve yaşlı kadın bu sefer parmağında ki altın yüzüğü teklif edince açgözlülüğüne yenik düşmüştü. Bu şekilde Nemty İsis olduğunu bilmediği yaşlı kadını gemiye almıştır.

Isis gideceği yere vardığında yeryüzü tanrısı Ra’nın yandaşlarıyla yemek yediğini görmüştür. Seth’in dikkatini çekmek için kendisini oldukça alımlı ve güzel bir kadına dönüştürmüştür. Ve yaptığı plan işe yaramış Seth’in tüm dikkatini üzerine çekmiştir. Kocasının katili olan ona yıllarca zulmeden adam şimdi onun üzerindeydi, kendisini hayvan tüccarı olan bir adamın eşi olduğunu eşini genç yaşta kaybedince oğlu ile birlikte yaşadığını ve oğlunun hayvanları idare edebilmek için yalnız kaldığını söylemiştir.

Daha sonrasında ise bir yabancının gelip onların evine hanesi yerleştiğini oğlunu öldürteceği yönünde tehditler savurduğunu ve hayvanlarına el koyduğunu anlatmıştır. Daha sonrasında ise Seth’e dönerek bu anlattıklarını hakkında onun fikrini merak edip anlatmasını istemiştir.

Tanrı Seth’in haklı gördüğü bu güzel kadın karşısında adeta uçup gitmiştir. Seth güzel kadına dönerek oğlu yaşadığı halde bir yabancının bunları yapmasının doğru olmadığını söylemiştir. Ayrıca kadına bunu yapanın derhal dövülerek evden atılması gerektiğini belirtmiştir.

İsis Seth’i çok büyük bir oyunun içerisine sürüklemiştir. Ve bu durumdan çok büyük bir zevk ve haz duymaktadır. Kendisini bu sefer bir kuşa dönüştürmüş ve Seth gideceği yere vardığında bir ağacın dalına konmuştur. Seth’e seslenerek kendinden utanması gerektiğini, kendi ağzı ve kendi zekası ile kendisini yargıladığını ve sonunda da kendisini suçlu bulduğunu söylemiştir. Bunca olaylardan sonra Stum ve Tanrı Ra’nın da onayı ile Horus tahtın yeni varisi olarak tacını giymiştir. Seth’in ısrarı ile Nemty cezalandırılmıştır. O günden sonra altından nefret ettiği de söylenilenler arasındadır


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder